Her zaman sosyal medyanın markalar tarafından nasıl iyi kullanılabileceğini anlattık durduk. Birçok marka bu alanda ciddi çalışmalar yaptı, meyvesini topladı. Birçokları daha da geniş çaplı düşünerek sosyal medya dışında dijitale ilişkin çalışmalar içine girdi ve giderek de çalışmalarını büyütüyor. Ama bir kesim var ki sosyal medyayı sadece geçici bir tanıtım aracı olarak görmekten vazgeçemedi. Özellikle küçük ve nispeten orta büyüklükteki birtakım firmaların üzerine gölge gibi çöken bu düşünce “fırsattan istifade et” “vur kaç” ya da “satışa giden yolda her şey mübahtır” gibi düşünceler etrafında şekilleniyor. Zaten geç kaldık bir an önce patlama yapalım cinliğiyle ve marka, imaj, prestij, gelecek düşünmeden atılan adımlarla sosyal ağların birer çöplüğe dönüşmesine katkıda bulunuyorlar.
Twitter hızlı büyümesi, her kesimden kullanıcılara sahip olması, kullanım kolaylığı ve ücretsiz bir kullanım sunması sebebiyle birçok küçük markanın dikkatini çekiyor. Twitter doğru kullanıldığında markaya çok iyi değer katabilecek bir sosyal ağ fakat yukarıda bahsettiğimiz, sosyal medyayı sadece fırsattan istifade etmek amaçlı kullanan birtakım işletmeler bunu da yanlış değerlendirmekten öteye gidemiyorlar.
Genel geçer pazarlama kurallarına bakalım:
- İnsanlar özel olduklarını hissetmek ister. Onlara yaklaşımınızda, iletişiminizde özel olduklarını hissettirin.
- İnsanlar rastgele ya da her zaman değil, sadece onlar istediklerinde onlara ulaşmanızı isterler.
- Bir kişinin telefon numarasına ya da email adresine ulaşabiliyor olmanız onu dilediğiniz gibi arayabileceğiniz ya da e-mail gönderebileceğiniz anlamına gelmez.
- İnsanlar sizden bir değer sunmanızı bekler. İster email gönderin, ister tweet atın, bir değer oluşturmuyorsanız pozitif katkı alamazsınız.
Bu koşullar toplumsal bazı alışkanlıklara göre değişebiliyor olsa da üç aşağı beş yukarı herkes için yukarıdaki gibidir. Birçok kural bilimsel temellere dayanır, bu da “ben beyle düşünüyorum” ya da “bence hiç öyle değil” şeklinde bir savunma ya da bakış açısını anlamsız kılar.
Bu yazının asıl çıkış noktası Twitter üzerinden bulunduğunuz mekanlara göre otomatik gönderilen mention ya da mesajların artması ve birçok işletmenin, özellikle restoran ya da kafe gibi yerlerin bu uygulamalara ciddiyetle yaklaşması.
Birkaç örnek vermek gerekirse:
Geçtiğimiz ay bir seminer sebebiyle Kuşadası’na gittiğimde paylaştığım bir Tweet sonrası aldığım mention şöyle diyordu:
Merhaba Mümin. Kuşadasına hoş geldin. Bir waffle alırsan, yanında çay bizim ikramımız. Kampanyamızı kaçırma.
Bir başka mention: Merhaba Mümin. Cumartesi akşam XXXX Club’da DJ Harika ile doyasıya eğlenceyi kaçırma.
Bu hafta İzmir’de içinde #fitness etiketi geçen bir tweet paylaştığımda gelen mention: Fitness, Spa, Masaj için tek adres. Bizi arayın (Görsel)
İlk bakışta çok rahatsız edici gibi görünmeyen bu iletiler belki gördüğünüzde sizi özel de hissettirebilir fakat bu mesajların otomatik olarak herkese gönderildiğini, hatta kısa bir süre sonra benzer bir paylaşım yaptığınızda aynı mesajı yine alacağınızı görmek sizde ilk anda oluşan özel hissinin yerini doğrudan rahatsız edici marka hissine bırakacak ve bu da dolaylı olarak markaya karşı bir antipati oluşturacaktır. Fakat değerlendirme aşamasında bu noktaya gelemeyen marka sahipleri twitter üzerinde binlerce kişiye hem de hedef odaklı bir şekilde mention atabilecek olmanın cazibesine kapılıp bu yanlışı yapıyor.
2014 yılında yayınlanan bir açıklamaya göre Twitter üzerinde 23Milyon BOT hesap bulunuyor. (Twitter’s 23 million ’bot’ question mark) BOT hesaptan kasıt belirli kriterlere göre paylaşım yapan, mention atan, retweet yapan ya da takip eden ve tüm bu işlemleri otomatik gerçekleştiren, bir insan tarafından oluşturulmuş fakat yönetimi bir insan tarafından yapılmayan yazılımlardır. Bu tür yazılımlarla yapılan otomatik mention olayı, yukarda örneklerini verdiğimiz çalışmalar gibi olduğunda da maalesef adı etkileşim değil spam olmaktadır.
Bir firma yetkilisinin söylediği şeyler bu konuda ne kadar vahim bir durumda olduğumuzu ve yukarıda örneklerini gördüğümüz spam mesajların markalarına zarar verme pahasına da olsa giderek artacağını açıkça ortaya koyuyor aslında.
[quote author=”” bar=”false” align=”left” width=”700px”]”Markayla falan ne alakası var. Ben ulaşmak istediğim kişilere bu mesajları gönderiyorum. 100 kişiden 2 tanesi beni arasa yeter. İlgilenmeyenler de kapatır telefonunu bakmaz. Ben sms göndermeye de karşı değilim. Sms gönderiminden şikayet edenler egosu yüksek, hiçbir şeyi beğenmeyen insanlar. Sms geldiyse sana ne zarar verdi, ilgilenmiyorsan sil gitsin.”[/quote]
Güncelleme:
Örnek spam mesaj:
https://twitter.com/ArtukbeyKahve/status/667090477875752960
Bir başka örnek:
https://twitter.com/MeguiarsIzmir/status/704622400713924608
Siz de bu konuda görüşlerinizi aşağıda yer alan yorum alanına ekleyin.
Pingback: Sosyal Medyayı Tüketiyoruz